7 Ocak 2009 Çarşamba

Atatürk 1967...

Bugün 10 Kasım... Adam olanın daha büyük bir utanç ve acı duyacağı kötü bir 10 Kasım günü...

Ve biz bu günlerin, bunca yıl sonra, bu kadar yoğun acılar taşımasına kendimiz sebep olduk aziz milletim, emanet edilen kutsal bir mirası hovardaca savurduk,taa 1938 10 Kasım'ının ertesi gününden beri...Tüm "Şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emellerine tevhid eden" siyaset-ticaret-tarikat şeflerini başımıza taç ederek bu günlere geldik...

Çürümenin kokusu, onlarca yıl önce ülkenin tepesini sarmasına karşın aldırmadık... Aldırıp uyaran gençleri de, parlamento kararları ile ipe gönderdik,bir genç neslin birbirini kırmasını, ateş dansı gibi izledik!..

İşte bu gün!..

Ben bu gün sizlere,1967 10 Kasımı'nda, gençlerin Atatürk'ü anarken neler söylediklerini hatırlatmak istiyorum..67-68 yılının imha edilen neslinin "korkutan ayak seslerini" de yansıtabilmek ve şöyle bir düşündürebilmek amacı ile...

Bakınız,Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğrenci Birliği (ODTÜÖB) Başkanı Cengiz Haksever 10 Kasım 1967 günü Atatürk'ün ölüm yıldönümünde ne diyordu...
"Sevgili Kardeşlerim; her yıl içimizde büyük bir acı, bir eziklik duygusuyla ve başlarımız önlerimizde giriyoruz 10 kasımlara. Bu bir ölüm yıldönümünün hatırlanışından değil. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk her kişi gibi yaşamını sürdürdü. Ve bir gün sona erdi bu yaşam. Doğanın kurallarına uydu tüm canlar gibi. İçimizdeki acı, eziklik ve başlarımızın eğikliği bundan değil. Her On Kasım'da Atatürk'ün ilkelerinden ne kadar sapıldığını ve Türkiye'nin durumunun bu ilkelerle her gün ne kadar taban tabana zıt bir hale dönüştüğünü bir kez daha, çok kuvvetli bir şekilde duyuşumuzdan, görüşümüzdendir bu acı..."

Gençlik liderinin bu sözlerinden de anlaşılacağı gibi, ölümünden otuz yıl sonra Atatürk'ün bütün temel değerlerini iflasın eşiğine getirmiştir Türkiye'nin hakimleri !..
ODTÜ'lü,şöyle devam ediyor..

"Atatürk'ün yaptığı en büyük eylemin kurtuluş savaşı olduğunu yani anti-emperyalist bir savaş verdiğini unutmazsak Atatürk'ün ne olup olmadığını anlarız sanırım. Ezilen sömürülen bir ulusu, o ulusu sömürenlere karşı ayaklandıran ve bunu ha yatını ortaya koyarak yapan kişi yerli ve yabancı sömürücüden yana olamaz. Atatürk bir eylemdir. Emperyalizme, haksızlığa ve bağımlılığa karşı çıkıştır..."

Kırk yıl önce,Atatürk'ü anlatmak için gençler, bu gün kullanılan sözcüklerle seferberdir yani...
"Atatürk'ün anti - emperyalist yönünü tartışmak demek Türk ulusal kurtuluş savaşını inkâr etmek demektir..."

40 yıl önce ODTÜ öğrencileri, liderlerinin ağzından Atatürk'ün kendilerine "Kurtuluş Savaşı öncesi durumu" anlatan açıklamalarını dinliyorlar... Öğrenci Lideri arkadaşlarına "Nutuk"tan aktarıyor.
"Temel ilke, Türk ulusunun onurlu bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak durumunda kalmaktan kendini kurtaramaz.
Yabancı bir devletin koruyuculuğunu istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve beceriksizliği açığa vurmaktan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılık duruma düşmemiş olanların, isteyerek başlarına yabancı bir yönetici getirmeleri hiç düşünülemez.

Oysa, Türk'ün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok olsun, daha iyidir. Öyleyse, ya bağımsızlık ya ölüm..."

Kırk yıl önce gençlik, Atatürk'e sahip çıkmak için ayaktaydı...

Ama, iktidarın sahipleri de Atatürk'ün ilke ve inkilapları üzerinden silindir gibi geçmek üzere "Şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emellerine tevhid etmek üzere" ayaktaydılar..

Kimin kazandığı ortadadır..Sygılar....




Kaynak :http://pasamataturk.tr.gg

Hiç yorum yok: